Sanırım bu başlığa bakar bakmaz neden bahsettiğimi anladınız! Bu sloganı bilmeyen kaldı mı ki?
Tabii ki de farklı kombinasyonlarla karşımıza çıkan: "Ülker çikolatalı gofret sevmeyen var mı?" sloganından bahsediyorum.
Yıllardır alışageldiğimiz bu reklamlar, benim bile aşırı tatlı bulduğum Ülker gofretleri sevmemi sağladı. Aslında basitin, sadenin (düz bir çikolatalı gofretin bile) ne kadar güzel olabileceğini anlattı bize. Artık o sese, o cümlenin gelişine bile alıştık. Hatta bu slogan -o kadar başarılıymış ki- günlük jargonumuza dahil oldu. Her bir şeyi "sevmeyen var mı?" lafını duyduğumda boşluk bırakılmış bir sınav sorusunu doldururcasına başına Ülker çikolatalı gofret ekleyesim geliyor.
İşte son reklam:
"Aranızda çay koymak için reklam arasını beklemeyen, Ülker çikolatalı gofret sevmeyen var mı?"
Ülker'in "reklam arası reklamı", tam bir "reklamception" olmuş.
Gerçekten de Türk halkına uygun bir reklam. Tam da günün her saatinde çay içebilen, dizi ve televizyonlara bağımlı bir millete hitap eden bir reklam değil mi? Kendimi de katıyorum tabi bu genellemeye. Hangimiz gözümüzü ekrandan alamayıp çay koymak için reklamı bekleme gafletinde bulunmuyoruz ki?
Ayrıca bu reklam iyi düşünülmüş, küçük detayların önemini de gösteriyor. Hepimiz çay kaşığının şırıltısına, hüplete hüplete içtiğimiz sıcacık çay sesine aşinayız. Yazının içile içile azalan bir çay edasında olması da hoş bir espri. Son dokunuş olarak ise gofretin çatırtısı, canınızı hem çay hem gofret çektiriyor. Kafein bağımlısı mı olsak, çay içe içe dişlerimizi mi sarartsak yoksa şeker komasına mı girsek, ne yapsak şaşırıyoruz... :)
Keşke Ülker, yeni çıkardığı çikolatalı ürünler için de Eti ile yaptığı rekabeti bıraksa da bunun gibi daha güzel, uzun süreli ve akılda kalıcı reklamlar yapmak için uğraşsa.Haydi siz de bir çay koyun, bu soğuk havada içiniz ısınsın! Ya da en yakın markete gidip bir Ülker çikolatalı gofret ile şımartın kendinizi...
Afiyetler olsun! Görüşmek üzere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder