20 Nisan 2016 Çarşamba

LG'den Hayran Olunası Reklam

Merhaba!

Son yazımın üstünden çok uzun bir zaman geçti. Tam "nasıl muhteşem bir geri dönüş yaparım?" diye düşünürken, hiç beklemediğim bir anda bu yepyeni henüz internete bile düşmemiş LG reklamına rastgeldim. İlk yayımlanışı bile olabilir, çünkü internette sizinle paylaşmak üzere bir videosunu bulmakta çok zorlandım ama şüphesiz yakında bu reklam viral olur, benden söylemesi...


LG son zamanlarda çok başarılı reklamlara imza atıyor.  Özellikle yurtdışında Jason Statham'lı reklamıyla ses getirmişti. Şimdiki reklam ise ters köşe yaparak insanı şaşkına çeviriyor... Reklam simsiyah bir ekranla başlıyor. Tıpkı sessiz reklam filmleri çıkınca bir anda kafamızı gömüldüğümüz telefonumuzdan kaldırıp "ne oluyor?" diye baktığımız zamanlardaki gibi bir anda neden siyah ekran izlediğimizi anlamaya çalışıyoruz.

Sonra şu dahice sözler duyuluyor:
"Eskiden reklamlarda 'zap'lardın, şimdi ise telefonuna bakmak için reklamları iple çekiyorsun.Biz de 1 saniyesi hariç izlemek zorunda kalmayacağın bir reklam yaptık..."

Son dönemde oluşan telefon ve sosyal medya bağımlılığımızı en güzel özetleyen çalışma bu reklam olabilir bence. İzleyeni çarpıcı bir gerçeklikle karşı karşıya bırakıyor. Belki tam da bu sırada saatlerdir Facebook, twitter, Instagram, Snapchat demeden tüm sosyal medya hesaplarımı kontrol etmekte olduğum ve telefonumun şarjının bittiği için, belki de kitap okumayı ve başka aktiviteleri son dönemlerde bu bağımlılık sebebiyle ne kadar ihmal ettiğimi fark ettiğim için, bu reklam beni gerçekten derinden etkiledi. Bir mesaj bu kadar açık ve sarsıcı bir şekilde verilebilirdi.

Ancak LG'nin reklamcıları bununla da kalmamış. Reklamın sonuna, kamu spotu değerinde etkili bir mesaj daha eklemişler... Aktif bir Snapchat kullanıcısıysanız, Snapchat'in salı günü eklediği "Don't Snap and Drive" filtresini görmüşsünüzdür. Herhalde bu yönde o kadar çok şikayet aldılar ya da o kadar çok snap çeken sürücü gördüler ki uyarma ihtiyacı duydular. İşte reklamda da tam bunu konu alıyor. Reklamın bakmamızı istediği 1 saniyesinde araba kullanırken telefonuyla oynayan sürücü, koşturan bir kızı ezmekten son anda kurtuluyor. Bir aksiyon filmi sahnesi kadar etkili bu anlarda, verilmek istenen mesajın önemini anlıyoruz. Reklam, bize araba kullanmak hariç her zaman telefonumuzla ilgilenebileceğimizi anlatan:
"Dilediğin gibi bak, ama yoldayken ne olur bırak" mesajıyla bitiyor.

Bu kamu spotu tadında, yepyeni uzun süre dillerden düşmeyeceğine inandığım reklama bir de siz göz atın:



8 Şubat 2016 Pazartesi

"Yine mi Sevgililer Günü?" Dedirtmeyen Reklam

Merhaba!

Yalnızlar için yılın en sinir bozucu günü şüphesiz, 14 Şubat! Şubat ayının gelişiyle vitrinleri süsleyen kalplere, ayıcıklara, sokaklarda ağırlık olan kırmızı renge ve sevgi göstergesi bilimum eşyaya tiksintiyle baktığımız gün...
Hal böyle olunca, vitrinlerdeki indirim ilanlarına , çarşaf gibi dört bir yanı çevreleyen billboardlara ve televizyonda sürekli çıkan reklamlara gözümüzü kapatasımız geliyor. Ama şimdi göreceğiniz reklam hiç de öyle değil.

31 Ocak 2016 Pazar

THY'den Memleket Kokan Reklam

Herkese merhaba!

Şu sıralar bir yeni reklam yoğunluğu var. Bu yoğunlukta öne çıkan reklamlar; reklam filmini eskitlilmiş ve nostaljik billboard görselleriyle destekleyen Coca-Cola "Tadını Çıkar" ve geçen akşam tüm kanallarda aynı anda yayımlanmış Türk Telekom "Fiberle" reklamı gibi görünüyor. Bu reklamların detaylı incelemesi bir başka yazının konusu olacak kadar uzun olsa da, kısaca Coca-Cola reklamında ürünün başka kavramlarla çok açıkça eşleştirilmeye çalışılması (Maceralar ve Coca-Cola/ Paylaşım ve Coca-Cola gibi...) bana biraz zorlama geldi çünkü kavramlar arası bağlantı oldukça zayıf. Fibernet reklamından ise, kaçmak mümkün değil. Her kanalda ve sürekli karşımıza çıkıyor. Üstelik, Hadise'nin şu sıralar tüm reklamlarda oynaması ve neredeyse her gün ekranlarda olması biraz sıktı.

Gelelim Türk Hava Yolları'nın son reklamına...

21 Ocak 2016 Perşembe

Neden?

Günaydın!

Yeni reklam gördüm mü hiç kaçırmam. Bugün de yepyeni bir reklamdan bahsetmeden önce, "Reklam  nedir?" üzerinde durmak istedim. Reklam dediğimiz sey artık alışageldiğimiz kalıpları kırmalı, bizi şaşırtmalı, düşündürmeli, sorgulatmalı. O kısacık 30 saniye ile 1:30 dakika arası sürede, belki bir film kadar etki bırakmalı ki konuşulsun. Cunku artık biz, bir eşyanın veya hizmetin bizim için ne yapacağıyla yetinmiyor, ondan çok daha fazla sey bekliyoruz. Aynı beklenti reklamda da var. Reklam artık bir ilandan, bir videodan ibaret değil. O bazen bir ambalaj, bazen bir heykel, bazen beklemediğiniz anda gökten drone'larla inen, bazen hayır bazen şaka yapan, bazen en sevdiğiniz dizinin ortasına yerlestirilmis bir sey. İşte tam da bu nedenle, reklam atlamak isteyeceğimiz, geçmek icin saniye saydığımız bir şey olmamalı. Reklam eğlendirmeli veya düşündürmeli ama bir amacı olmalı.
Samsung'un bu yeni reklamı da adeta esprili bir durum tespiti yapmış. İtiraf edelim ki, son dönemlerde hepimizin sürekli yaptığı ama nedenini bilmediğimiz bir sürü akım var. Sosyal medyanın bize dayattığı bir dolu fotoğraf akımları, hashtagler... Perşembeleri #tbt yapılır, pazarları #sundayfunday gibi. Peki biz bunları neden yapıyoruz? Aslında hiçbirimiz bilmiyoruz, kimse zorlamıyor bizi. Ama yapıyoruz. 

5 Ocak 2016 Salı

Bi' Çay Daha?

Merhaba Türkiye!

Lipton'un televizyonda görür görmez etkilendiğim reklamını acaba siz de beğenecek misiniz?
Reklama buradan ulaşabilirsiniz... Henüz 20 saatçik olmuş bu reklam yayımlanalı.

Reklamın milli duygularımızı sömürmeye çalıştığını düşünenler olacaktır belki ama ben bizi 'millet' yapan şeyleri vurguladığını düşünüyorum. Gelelim bu reklamda anlatılanlara:
Çay tüketiminde 1 numarayız, evet! Hatta bunda benim de büyük bir katkım vardır. Günde 2-3 kupa çay içmeden rahatlayamam.
Bizim içtiğimiz çayın tadını başka hiçbir ülkede, dünyanın hiçbir köşesinde bulamayız. Çayı bizim gibi demleyen, bir bardak çay uğruna biraraya gelen ender toplumlardanız.
Bu reklam hakkında sevdiğim bir diğer şey de, izleyiciye "Türkiye" diye "sen" diye hitap etmesi...

Reklam bu ilk yarısından sonra, Lipton'un ideal çay ile ilgili vaatlerine dönüyor!
Lipton bize ateş (kan) kırmızısı, o taa uzaklardan gelen mis gibi kokusuyla, yumuşak içimli bir çay vaat ediyor.
Bu söylemler ne derece gerçek olur bilemem ama reklam beni cezbetmeyi, bu soğuk kış gününde bir bardak sıcacık çay için mutfağa yönlendirmeyi başardı!
Afiyet olsun o halde...

Sen kazandın Türkiye!

Üniversiteye Giriş 101

Merhaba!

YGS'ye günler kala üniversiteye gireceklere Ülker İkram'dan Üniversiteye Giriş dersleri! "Üniversite nasıl bir yer?" sorusunu, üniversite hayatını 4 profil fotoğrafından hareketle ironik ve komik bir şekilde anlatan; Youtube'da görür görmez kitlendiğim ama reklam olduğunu anlayamadığım çok hoş bir video. 1 dakikalık uzunluğuna çok şeyi sığdırılmış. 


Hukuk, Tıp, Mühendislik ve İletişim fakültelerinin klişelerini yansıtmışlar.
Öncelikle, güzel bir kız kullanarak hemen dikkatleri üzerlerine çekmeyi başarmışlar. Tıp fakültesinin uzunluğunu, Mühendislikte kızların eksikliğini ve daha söyleyerek reklamın büyüsünü bozmak istemeyeceğim bir sürü espriyi eklemişler.
Bununla birlikte, göze batmayacak, can sıkmayacak bir şekilde her bölümün sonunda Ülker İkram'ı vurgulamayı da başarmışlar.




12 Aralık 2015 Cumartesi

Bir Hediye Bir Hayat Değiştirir!

Yeniden Merhaba!

Yeni yıla çok az bir süre kaldı. Vitrinler, sokaklar yılbaşı süsleriyle süslenmeye; etraf ışıl ışıl olmaya başladı bile. 2016 moduna erken giriş yapan H&M'in "Happy and Merry" reklam kampanyası ile ilgili görüşlerimi önceki yazımda paylaşmıştım. Okumak için buraya tıklayabilirsiniz... 

Yeni yılın en stresli aynı zamanda da en eğlenceli kısmı ise, hediye almak ve vermek. Dolayısıyla, bu büyük pazarlama olanağından faydalanmak isteyen yüzlerce markanın reklam, indirim ve etkinliklerini göreceğimiz döneme giriyoruz. Bu reklamların ilklerinden ve şimdiden en iyilerinden biri olmaya aday reklam ise Boyner'e ait.