21 Mayıs 2015 Perşembe

Bir Marketten Daha Fazlası

Yeniden Merhaba!

Migros'un "Bazı şeyler Sadece Migros'ta olur" reklamını siz de izlediniz mi? Migros'un "Size iyi gelecek" sloganı kapsamında yarattığı güven verici reklamlara bir yenisini eklemiş.
Bu reklamların böylesine başarılı olmalarının ardında, Türk kültürümüze uygun ve kolayca empati kurabildiğimiz türden olmaları yatıyor. Reklama bakınca kendimizi kurabiliyorsak az çok kendimizi o reklamla ilişkilendirebiliyoruz. İşte Migros reklamları tam da bu duruma örnek...
Kabul ediyorum, bazen Migros ve benzeri marketlere gittiğimizde kendimizi hiç de evde gibi hissetmiyoruz. Hatta kıtlığın ortasına düşmüş, son yiyecekler için savaş veriyor gibi hissettiğimiz de olmuyor değil. Ya da bu tarz, bir günde yüzlerce insanın girip çıktığı işlek iş yerlerinde personel size her zaman yeterince kibar davranmayabiliyor (örneğin: pasaport memurları) Ama onlar ne yapsın? Bir gün içinde sayısız insan görmek, üstelik ertesi gün de gelip aynı şeyleri farklı insanlarla yaşayacağını bilmek insanı hayattan soğutmaz mı? Bıkkınlığa, kabalığa itmez mi? İster istemez öyle olabiliyor işte.

Yukarıdaki reklamda bize yansıtılan Migros ise, bu gibi olası durumların tam tersi. Migros bize bir komşu hatta belki de daha fazlası olarak gösterilmiş. Yardıma muhtaç olduğumuzda her zaman orada olan, elimizden tutan büyük bir ev gibi. Zaman zaman, acil durumlarda biz de böyle büyük kurumlara sığınmıyor muyuz? Reklamın gerçek hikayelerden oluşturulduğu söyleniyor, doğrudur. Belki her giden böylesine güler yüzle karşılaşmamıştır ama bu reklamda anlatılanlar neden gerçek olmasın ki? 
Özlü sözlerimiz hep yardımlaşmanın önemini hatılatmıştır bizlere. "Komşu, komşunun külüne muhtaçtır" demişler, tabi ya. Apartmanınızın altında bir Migros olsa, taşınacak olsanız size bir koli vermeyecekler mi? Evdeki yazıcım sürekli bozuluyor mesela, köşebaşındaki kırtasiye olmasa benim de koşacağım ilk yer Migros.  Neticede, acı da olsa, komşuluk ölmek üzere. Kendi hanemizin içindeki küçük dünyamızda, bireysel hayatlarımıza o kadar odaklanmışız ki, çoğumuz komşularımızı yeterince iyi tanımıyoruz. Dolayısıyla, çareyi de dışarıda arıyoruz. 

Gerçi, ev anahtarımı emanet eder miydim bilmiyorum ama, hangi reklam tam anlamıyla gerçeği yansıtıyor ki? Sonuçta bu işin bir de pazarlama boyutu var. Bu reklam da yalnızca gerçeklerin dramatize edilmiş hali değil mi? Her süpermarket ürünlerinin ne kadar taze ve çeşitli, ortamının ne kadar hijenik olduğu ile ilgili bir reklam yapabilirdi. Ama Migros "aileden biri" olduğunu iddia edecek kadar ileri gitmiş. Tıpkı Coca-Cola'nın sıkça yaptığı gibi, farklı bir strateji uygulamış ve bence başarılı da olmuş. Bu reklam, izleyenlerin sempatisini kazanıyor.

Güven ve yardımlaşma dolu yarınlara...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder