18 Mayıs 2015 Pazartesi

Feast: Bu neyin kafası?

İyi akşamlar!

İlginç bulduğum reklamlarda bugün Feast Dondurulmuş Gıda reklamına dikkatinizi çekmek istedim. Eğer henüz bu reklamı izlemediyseniz, eminim siz de onu benim kadar ilginç ve gülünç bulacaksınız!

Haydi buyrun birlikte izleyelim:

Bu reklamı ilk izlediğinizde heyecanlanıyor, şevk duyuyor hatta sonunda ne olacak, bu hikaye nerede zirve yapacak diye heyecanla bekliyorsunuz. Reklamı anlamlandırabilmek için defalarca izledim. Her seferinde yeniden şok oldum.
Reklam kadınlarımızı onurlandırır gibi, kahramanca başlıyor. Ama aslında dikkatli bakarsanız, burada bir cinsiyet ayrımcılığı mevcut. Feminizmin fanatik bir savunucusu olmasam da, "pozitif ayrımcılık" dedikleri şeyin de adı gibi iyi olmadığını biliyorum. Irkçılık gibi, "siyahi" vatandaşları aşırı titizlikle savunmak gibi, kadınlara aşırı kibar davranmakta da, Lenin'in dediği gibi "En doğru fikir bile abartılırsa saçmaya varır." Pozitif veya negatif, nasıl olursa olsun ayrımcılık olmalıdır; kadın ve erkek eşittir, yalnızca adalet karşısında değil, hayatın her alanında...

Reklamda da kadın işten çıkınca eve gelip köle gibi, yorgun bir ifadeyle yemek yapıyor diye üzülüyor ya anlatıcı, böyle olmak zorunda mı? Belki de bu reklamı izleyecek bazı ailelerde yemekleri  veya alışverişi erkekler yapıyor? Belki erkeklerin bazıları çalışmıyor bile... Böyle bir ayrımcılıkla kadınlarımızı "ev hanımı" kalıbına sokmak, benim gibi düşünenleri ya da daha katı düşünceli feministleri dışlamak doğru mu? Sanmıyorum.

Bunu bir kenara bırakırsak, reklam komik olmakla absürt olmak arasında gidip geliyor. Bir halk kahramanı gibi en iyi enginarı arayan kadın, kötü enginarı zorla koparan eşek, kamyonun arkasından dökülen enginarlar... (Neden enginar? Neden başka bir sebze değil? Benim anlayamadığım sembolik bir anlamı mı var?) Kadının yol üstünde aniden kazaya davetiye çıkarırcasına acayip ve abartılı hareketlerle: "Durrr!" diye bağırmasının gülünçlüğü mü, yoksa seslendirmenin kişilere uymayışı mı bilemedim ama bu reklamda saçma bir komedi unsuru var.

Derken, kadın enginarları çalarken, "Adam" geliyor. Kadın, gecenin karanlığında, mısır tarlalarına daireler çizip kaçan uzaylılar gibi kaçıveriyor tarladan suçlu suçlu. "Adam" nasıl bir hitap şeklidir? Diyeceksiniz ki, sen de burada "kadın" diyip duruyorsun. Ama aynı şey değil... Ben reklamda "kadın"a bir isim takılmadığı için o şekilde hitap ediyorum. Oysaki, karakterleri adlandırmak onlara kalmış. Bence "çiftçi" veya "toprak sahibi" deseler daha bile uygun olabilir.

Ardından, "kadın" Feast'le aşk yaşıyor, kendinden geçiyor, mest oluyor.... Saçları uçuşuyor yapay rüzgarlarda. Sonra tam kadın yemekleri yapmış; hala, elti, teyze ailede kim varsa yemeklerini onların huzurunda görücüye çıkarmışken; reklamın başından beri Feast yiyeceklerinin ne kadar iyi ve taze olduğuna dair yarattığımız tüm  düşüncelerin yalan olduğunu anlayacağımız şu cümle çıkıyor karşımıza:
"...herkesten daha tazesini sofrana koyduğunu zannederken ve için için gülerken, Türkiye'de senden daha taze enginar pişiren tek bir kişi olduğunu öğrensen ne yaparsın?... Feast çiftçisi Mehmet Amca'nın karısı Emine Teyze." 
Birden bire, reklamın kendi kendisiyle çeliştiğini görüp, "Bu işte bir yanlışlık var!" diye düşünen bir tek ben miyim bilmem ama, bildiğim bir şey varsa o da bu reklamın gerçekten garip olduğudur.
Anlayamadığım, reklam bu sonla "Mehmet Amca'nın karısı" diyerek kadıncağızı aşağılamaya amı çalışıyor, halktan bir insan olan Mehmet Amca figürü ile sempati toplamaya mı? Yoksa, belki de en istenmeyeni, kendi ürünlerinin aslında tam olarak taze ve kaliteli olmadığını anlatmaya mı?

İlginç bir reklam olmuş, bundan sonra da yorumu size kalmış.
Yepyeni yazılarda görüşmek üzere, takipte kalın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder